Tuesday, February 4, 2014

NEDEN DEİST OLDUM ?




  • BabaSayfa

  • Çizimler

    • Genel

    • Karikatür

    • Çizgilerle Hayatım



  • Ivır Zıvır

    • Film Yazıları

    • Oyun Yazıları

    • Üye Hediyeleri

    • Hediye Çizim Etkinliği

    • Hakkımda



  • Sosyal Medya

    • Facebook

    • Twitter

    • Google +

    • Bloglovin

    • Linked In

    • Delicious

    • Pinterest

    • Netlog



  • Destek Ol

  • Ziyaretçi Defteri

  • Telif ©







neden deist oldum 1






  • BabaSayfaya Dön »

  • NEDEN DEİST OLDUM ?





NEDEN DEİST OLDUM ?




Yazan / Çizen : Admin Panpa 28 Aralık 2013



neden deist oldum 2
Haculaaar, hocalaaar, papazlaaar, rahüpleeer, inananlaaar, az inananlaaaar, psikoya bağlamuşlaaar, şamanlaaar, yahudüleeer, falanlaaar fülanlaaar, öncelikle belirtmek isterim ki bu yazıyı yazma sebebim size laf sokmak, sizden nasihat almak, din kültürü ve ahlak dersi almak yada diğer fesat antin kuntin şeyleri yapmak değildir. Sadece kendi hikayemi, içsel çatışmalarımı ve değişimimi anlatmaktır; günaha giriyosam giren çıkan bana sonuçta :) Tabi yaşadığımız ülkede çoğunluk müslüman olduğundan ve yetiştiğim aile de bu inanca sahip olduğundan yazacaklarımın gidipte peynire tapanlar hakkında olmasını beklemek garip olur be reyiz. Fakat ben yinede biçok şeye değineceğim. Aslında bu yazıyı yazmaya başlayarak hata ettiğimi biliyorum çünkü bizim insanımız iki şeyi çok sever "Ağzından dini düşürmeyeni", bide "mazlum edebiyatını"; fakat kendimden ödün verecek değilim, bunu da yazıyor olma sebebim aslında biraz deşarj olmak, birazda yaşadıklarımı yaşayanlara yalnız olmadıklarını göstermek :)



Bu ay ne yazık ki 26 yaşıma girdim; deist olalı henüz 1 yıl veya ondan acucuk fazla oldu. Kısacası aklım kıçımdan başıma 10 yaşımda geldi desem, 25 yaşıma kadar geçen 15 yılı tamamen zarardan sayıyo, boşa geçirilmiş, kandırılmış hissediyorum. Normalde her ramazan orucumu full tutar, mission complete yapardım. Cumalara gider, ara sıra 5 vakit namazlardan bazılarını da kılardım (sık olmamakla birlikte). Dinimi sorgulamam aslında tamamen yaşayıp yaşamakta olduklarım, dünyaya bakışım ve aile içi boktan durumlar sayesinde başladı (iyi ki de başladı babasını satayım).

Mike Tyson düşün, karşısına da Kasımpaşa'lı Pakizeyi koy ve ortaya çıkacak kavgayı, curcunayı hayal et, işte çocukluğumdan beri öyle bi dalaşmanın içindeyim ki kafam olmuş Minotaur kafası. Bu ve diğer tüm zor zamanlarımda dua edip bişeylerin düzelmesini istedim yıllarca. Çok uzuuun yıllar, bilbo yüzüğü çaldığından beri diyelim biz ona. Neyse efem, öncelikle ardı ardına aparkatlar yemeye başladım:

- Allahım nolur bize huzur ver, aileme huzur ver dedim, işler dahada boka sardı, eskisinden de bok oldu yıllar geçtikçe level atladı resmen.

- Allahım nolur şu işlerim iyi gitsin dedim, 2 güne kalmadı kapının önüne koydular.

- Allahım nolur beni ondan ayırma dedim, ağzıma zıçıp koca götünü de yanına alarak hızla uzaklaşıp 6-7 yıllık bir depresyona soktu beni kahpe.

Yıllarca dikkat ettim, kimseye kötülük yapmasam da, dua da etsem hiç bişey değişmedi ve burada aklıma George Carlin geldi, "hiçbişey değişmeyecekse dua etmenin ne anlamı var ki". Hatta öyle hissediyodumki son yıllarda hacı, "Tanrım ne olur meteor düşmesin" diye dua etsem evimizin çatısına devasa boyutlarda at çükü düşücek de altında kalıcam diye korkar oldum. Tabi burada da klasik inanç sistemi giriyodu devreye "seni test ediyo, hayırlı olan bu demek ki, şükret, falan filan inter milan"

Ben önceleri ateistlere, deistlere yada müslüman olmayan herkese karşı internette yardırıyodum diyebilirim; dışarıda ise cami imamı gibi geziyodum (tip olarak değilde kafa olarak), yani biri din aleyhine bişi dese 2 dakikada imana getiririm kafası vardı :) İnancımı sorgulamaya başladığımda aslında kendimin bile bunu düşünmeye, sorgulamaya götü yemiyodu diyebilirim :) O yüzden çevrenizdeki bi çok insandan duyduğunuz şu cümlelerle geçiştiriyodum kuşkularımı "yok ya o öyle demek istememiştir" , "o ayet yada hadisin öyle olduğuna inanmıyorum" ve diğer türevleri. Kendimi sorgulamam, içine düştüğüm koca boşluktan çıkmam 4-5 yıl kadar sürdü, düşünmekten 5.beyin çıktı koltuk altımda. Aslında sorguladıkça ve sorgulamaktan korkmadıkça bazı şeyleri daha kolay fark edip korkuyu bi kenara bıraktım reyiz.

Hocalara baktığımda hepsinin farklı konuştuğunu görüyodum, buda "o apaçık bi kitaptır" ayeti hakkında ister istemez düşünmeye itiyodu beni. Apaçık bi kitap ama bu işe yıllarını vermiş din alimleri bile sürekli tartışma içindeler, biri A diyo biri B, apaçık bi kitapsa daha bu adamlar bile anlayamıyoken bizlerin anlayabilmesi beklenebilir mi? Apaçık bi kitap ama en iyi araplar bilir :) Hatta günümüz arapçası bile yeterli değil.

Neyse ne, sonra cebimdeki 3 kuruşlarla günlerce kevaşe gibi yaşayıp hayatımı sürdürmeye çalışırken bok gibi paranın içinde harlem dansı yapanları, audisi ile kornaya basıp "kenaraya kaysana mınısına koduuum" diyip jaka satanları, milyon dolarlık evlerde götünü devirip hiçbişey yapmadan yat kalk yapanları, durumları daha iyi olanları fark ettim. Burada boktan bişeyler dönüyodu. Eşitlik nerede lan! Cizıs kırayst... "İstediğine verir istediğine vermez", "böylesi daha hayırlı demek ki", "parası vardır ama mutsuzdur belki (he amk he, her parası olan mutsuz zaten klasik fakir edebiyatı)" gibi sözlerle avunmak yeterli gelmiyodu bana. Eşit olarak salınmadıysak eğer bu dünyaya, bu kadar uçuk farklılıkların arasında, bu adamların bokunu temizleyerek yaşamanın neresi mantıklı ve adaletliydi ki...

Bi ara özellikle çevremi sentezliyim dedim, hani kim nasıl, kim napıyo, belki acabalardan falan kurtulurum, evime gidip "Nolur beni cehenneme atmeeaaaa piliiissss" diye korkuyla yalvarırım diye (ama o merhametlidir). Neyse, herkesi güzelce bi süzmeye başladım (gözleriyle yemek anlamında değil); dedikodu yapanlar, namazdan çıkıp göte bakanlar, gösteriş yapanlar, ibadetle bile ego tatmini yapanlar, şovmenler, fesatlar, arkandan konuşanlar vs. vs... Ahlak'ın dinle olmayacağını hep düşünürdüm zaten, fakat bazı şeyleri görüp yaşadıkça iyice kesinleştirmiş oldum. İnanınca otomatikman insana ahlak download edilip yüklenmesi saçma olurdu zaten. Tamam insanlar 4/4lük değildir, fakat bu insanların yinede bizlerden farklı, daha iyisi olması gerekmez miydi?

Akabinde Filistin'de ölen müslümanlara, Suriye'de katledilen insanlara ve Afganistan'daki zulümlere döndü gözüm (intihar saldırısı yapan, tekbirle kafa kesen mübarekler de gözüme çarpmıyo değildi; tabi onlar müslüman değil canım, bunlar hep Amerikanın oyunları). Ne zaman baksam ölüyolarda ölüyolar, ölüyolarda ölüyolar, paso başları belada, bomba, kurşun, kan,ezilme, bezgin bi hayat. Peki bu yüzbinlerce insanın hiçbiri mi dua etmiyodu, hiçbiri mi doğru insan değildi lan? Birinin bile duası kabul olmadı mı katliamların durması için. Eğer bunca müslümanın duası bile işe yaramıyosa ne anlamı vardı Tanrıya dua etmenin, havaya karaya, dağa taşa yada herhangi bişeye dua etsen sonuç yine aynı olacaktı, loto oynamak gibi. Eğer gönderdiği dine inananları kollayan bi Tanrı varsa, onun insanları hiçte umursamadığını, geriye yaslanıp bişeyler çizerek bizi izleyip eğlenceye katıldığını düşünmeye başlamıştım artık (özellikle kopan kafa, kol, bacak,çük ve havada uçuşan onlarca insan organının bu görüşümü pekiştirmekte katkısı oldu diyebilirim, çünkü ortada hiç merhamet yoktu).


neden deist oldum 3


Düşündükçe daha birsürü şey dank ediyodu kafama inşallah. Mesela doğduğun yerin önemi. En basiti Türkiye'nin %99u müslüman diyorlar dimi (biraz abartı ama olsun), şimdi sıkıntı şurada. %99u müslüman bi ülkede doğduktan sonra Hristiyan olma ihtimalin % kaçtır. %2 ? Ne alaka falan diyen varsa kendini camdan aşağı atsın, bal gibide alakası var. Doğup büyüdüğün kültür, daha küçükken sana anlatılan ve inandırılan ve ülkede egemen olan din. Doğal olarak senin bu kadar kalabalığın ve kafası doldurulmuşluğun içinde başka dini seçmen yada sorgulaman düşünülemez bile; çünkü seninki hak din, onlarınki ise kaka, ıykk kaka onlar. İyide Belçika'da doğmuş olsaydın orada sonradan müslüman olma olasılığın kaçtı? Bişey diyim mi, aynı, yine %2 falan, hatta dahada düşük lan =) Çünkü oradanın da kültürü ve toplumsal yapısı, din sistemi kendi elindeki insanları tutacak şekilde sürmekte. He şöyle diyebilirsiniz (nasılsa benim tuzum kuru hesabı), "iyide kardeşim, göz var, ağız var, okusalardı da inansalardı". Çakaaal :) Tabiiii yaa tabiii, adamında işi gücü yoktu birden bire senin inancına merak saracaktı dimi :) Niye sen hiç diğer dinlerin kutsal kitaplarını okudun mu? "Olur mu canım ne gerek var ben inanıyorum zaten". Lan iyide onlarda inanıyo zaten, sıkıntı orda; durduk yere neden gelipte senin dinini incelesin adam. Onlara görede onların dini doğru. Herkese göre kendi dini hak din zaten, sadece bizimkilere göre değil yani :) Houston'da doğan birinin barda birasını tokuşturup pazar günleri günah çıkartmaya gitmesi onlara göre doğru sana göre yanlış olandı, yine tüm dinlerdeki gibi.

Sürekli merhametli olduğunu söylerken bi yandan da beni ateşlerin içinde kebap yapacağını ve çeşitli acılarla bunu süsleyeceğini anlatan, kendisinin ibadetimize ihtiyacı olmadığını söyleyen ama her duada onu yücelten, öven sözlerin bulunduğu bi Tanrı / Yaratıcı inancı kafama yatmıyodu. Eğer bir Tanrı varsa ve dinleri microsoft'un windows yeni sürümlerini çıkarttığı gibi piyasaya sürüyosa, burada arada kalan insanlar ne olacak? Onların suçu ne hacı :) Tıpkı windows Xp çıktığında windows 98 kullanan herkesin gidip onu alamamış olması gibi. Fakat hayır, bir din çıkıyor, kitabı iniyor, sonra tekrardan yeni din ve yeni kitap geliyor; neden? İstese tek seferde tek din ve tek kitap işini yapamaz mıydı çünkü ne istese hemen yapabiliyor; neden insanları bunca şeylerle uğraştırdı, din savaşlarının ve çatışmaların içinde kan akıtmalarına sebep oldu? Savaş ve ölüm eğlenceli miydi? Tanrının dini olmazdı bana göre; bunları da aklım hiç almıyo, hiç mantıklı gelmiyodu.

Sonrasında huri akımı başladı birdenbire, maşallah. Tüm hocalar hurilerden bahseder oldular, taki tenasül huzuvlarına (pipiler), 1 adama 1000 huri verileceğine kadar. Bu ise zaten inanmama yoluna girmiş olan beni bayır aşağı yuvarlayıp ivme kazandıran şeydi. Dünyada günah ama orada serbest? Hemde 1000 huriyle? Enteresan, çok enteresan, bayağı bi enteresan lan...

Türkçe mealleri okuyunca bazı şeylerin değişeceğini sandım ama ayetlerde ise beynimi keşküle çeviren, gece 4 lere kadar pc ekranında mala bağlamama sebep olan şeyler vardı (yine o apaçık bir kitaptır ayeti geliyodu aklıma, çünkü çelişkide kaldığım her ayet hakkında farklı farklı görüşler vardı). En basiti Enam-108 de "Allahtan başkasına tapanlara sövmeyin" diye emredilirken, Araf-179, Furkan-44, Tevbe-28, Bakara-65, Maide-60, Cuma-5, Araf-176 gibi ayetlerde farklı inançda olanlar ve inanmayanlara "hayvan, hayvandan daha aşağı, eşek, köpek, domuz, pislik, maymun" gibi sövülüyodu. Burada aklıma bişey geliyodu, 1) Tanrı sövebilir miydi? 2) Sövmeyin diyip sövmesi çelişki değil miydi? Savaşta ele geçirilen kadının ganimet sayılması ise başka bi karışıklıktı. Yine kendimi teselli edememiştim.

 Çocukluğumdan beri aklıma en çok takılan şeylerden biride şeytandı. Çoğu dinde olduğu gibi insanları cehenneme götürmek için görevlendirilmiş, bizimle makara kukara yapıp, oynamasına, aklımızı çelmesine izin verilmiş, bariz bizden daha üstün bi varlık be hacı :) Hayat zaten yeterince zordu, neden bize karşı birde şeytan denen düşman yaratıldı ki, bunun için teşekkür mü etmeli bilemedim. Bana sorarsanız şeytan diye bişey yok, asıl şeytan her haltı yiyip "ayyy şeytana uydum vallaaa" diyip suçu şeytana atarak götüm ayağıyla kurtulmaya çalışan insanlar...

Dinlere şöyle bi baktığımda çoğu dinin içinde diğer bazı dinlerdekilere karşı düşmanlık beslendiği aşikardı. En basiti Noel bayramı gelirken Kadıköy'deki camiye yazılan "Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır, sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır" ayeti gibi, yada musevilere göre müslüman öldürmenin günahı olmaması gibi diyelim. Yani aslında hepsi insanları bölüp birbirlerine karşı düşmanca şeyler beslemelerine sebep oluyodu hacım. Fakat insanımız işte, yabancı uyruklu birine aşık olunca, yada cüppeli Ahmet gibi fenomen olup tvlerde çıkmaya başlayınca "nolcak canım o ayet öyle demek istemiyo, evine girer çıkarım ziyarete giderim ne olcak" tarzında kıvırırlar. Halbuki ayet çok açık, dost edinmeyin diyo. Herkesin dininde ve kitabında buna benzer söylemler var; buda = bölünmüşlük, zamanla düşmanlaşma, savaş, kan, ölüm, bomba da bombaaa bombaaa amaaaaaan bombaaaağğğ...

Fakat dediğim gibi herkes işine geldiği gibi anlıyo dinini, kendine göre çekip çeviriyo :) En basiti şuan İrandaki, Suriyedeki müslümanlarla ülkemizdekilerin çoğu birbirinden çok farklıdır. Onlarda yüzü, bacağının ucu göründü diye kadına kezzap atar, değersiz köpekmiş gibi davranırlar, bizde yapılmaz. Adam asarlar, göze göz, dişe diş usulü kol bacak keserler (şeriat kanunları), bizde uygulanmaz. Çünkü toplum ne şekilde geldiyse ve gelenekleri kültürel yapısı neye yön veriyosa inançlarıda ister istemez ona göre değişmeye ayrılmaya başlıyo. Dinin herkes tarafından bu kadar farklı anlaşılıp yaşanması bile aradığım biçok sorunun cevabıydı aslında.

Neden deist olduğuma gelirsek en büyük sebebi evrime (özellikle insandan maymun olayına) inanmıyor olmam ve bi yaratıcıya inanıyor olmam. Fakat bu yaratan nedir, nasıl bişeydir, yüce bir varlık mıdır, saf enerji midir, yada aklımın alamayacağı bişey midir onu bilemem (ki buda aklımın almadığının göstergesidir). Fakat yaratan bi güce inanıyorum diye "sınav için dünyaya geldik" klişesine takılamam, bumudur yani, bunca şey sınav için mi. Yani yaratanın canı sıkılmış demiş ki "du bakam, insanlar yaratayım, şuraya da az dağ koyayım, azda suuuu, heh tamam, şimdi şeytanıda salayım orayaaa, oda tamaaam, azıcıkta felaket falan ekleyeyim patch çıkartıp, şu karşıki dağlara da biraz cenderme ekleyeyim, oda tamamdır. Heh şimdi insanları sınava tabii tutayım" Neden? Durduk yere? E biz yokken iyiydik :) Türklerin, atalarımızın eski inancı daha mantıklı geliyodu (deizme çok benzetiyorum zaten).

İyilik kavramı üzerinde de bolca düşünmeme neden oldu. Cüppelinin de dediği gibi "bu kadar müslüman nasıl duruyo sanıyosun, bunca korkutan ayet, hadis olmasa nası başa çıkacaz? (cehennemler, kalbe kadar yakan hiç durmayan, normal ateşten bilmem kaç kat güçlü ateş, fireball cast eden zebaniler falan)". Hatta birilerinin başına kötü bişey geldiğinde bile ne der hep "sende hiç mi Allah korkusu yok". İnsanın iyi olması için cehennemden yada Tanrıdan / Yaratıcıdan korkması mı gerekir. Bu durumda gerçek iyilikten, ahlaktan bahsedilebilir mi? Hiç zannetmiyorum. Korktuğu için sevmek, bişeylerden korktuğu için iyi olmak yerine iyi olmak için iyi olurum ben. Mecburiyet hissettiğimden değil, iyi olmayı daha mantıklı ve insancıl bulduğum için iyi olurum be hacım; huriler yada nuriler için de iyi olamam. Bence iyilik dediğin şey, saf olmalı, içten gelmelidir. Keza ahlakta dinlerle gelmez insana, inanana gökten ilahi bi güç tarafından ahlak yüklenmez, hayvana insana tecavüz etmenin, şiddetin ve birçok kötü şeyin ahlaksızlık olduğunu kavramam için bi din gönderilmesine gerek yok.

Yazımı bitirirken belirtmek isterim ki tüm inançlara, farklı dinlere sahip herkese saygım var, ama onların bana duyduğu saygı kadar var be hacım. Sanal ortamda bize "ahahaha cehennemde götünüze girsin kazık görürsünüz ebenizin bişeyini pis kafirler" diyen yada inancım değişti diye beni yok sayan insan benden değil saygı neticemi bile göremez. Keşke dinler hiç olmasaydı, böylece binlerce yıldır insanlar ölmez, gruplaşmazlardı... Böylece neden deist olduğumu anlatmış oldum hacılar (bloga uğrayan mı var anasını satim? Zaten 3-5 kişi uğruyodu, şimdi bu yazıdan sonra alınganlık gösterip kimse gelmez artık:)). O değilde sırtım çürüdü, parmaklarım gemlik zeytini gibi oldu, bu ne lan yaz yaz bitmedi, vay sakalıma, vay posedionun bişeyleri adına, bu ne laaa öldüm öldümmm, kısalta kısalta yazdım yinede kafam kadar yazı oldu ya la... Aranızdan kaçarken "korkmayın, sorgulayın", gece rüyanızda içi para dolu ayakkabı kutusunu görün diyor ve sizlere sevdiğim bi sözle veda ediyorum (nan okuyan yoktur ya buraya kadar, neyse):

“Benim ülkem dünyadır, tüm insanlar benim kardeşimdir, iyiyi ve doğruyu yapmak benim dinimdir.”

-Thomas Paine


YAZILARIN TELİF HAKKI ABDULLAH KARA'YA AİTTİR.ÇALINMASI VE KOPYALANMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNUNUN 81.MADDESİ İTİBARİYLE YASAKTIR !




No comments:

Post a Comment